David E. Sanger / New York Times
ABD Başkanı Donald Trump’ın, İran’ın nükleer programının “tamamen ve bütünüyle yok edildiğini” ilan etmesinden bir gün sonra, programın gerçek durumu çok daha belirsiz görünüyordu. Üst düzey yetkililer, İran’ın nükleer silaha yakın derecede zenginleştirilmiş uranyum stokunun akıbeti hakkında bilgi sahibi olmadıklarını itiraf etti.
ABD Başkan Yardımcısı JD Vance, ABC’de yayımlanan “This Week” programında yaptığı açıklamada, İran’ın elindeki, dokuz ya da on nükleer silah üretmeye yetecek miktarda uranyumu kastederek, “Önümüzdeki haftalarda bu yakıtla ilgili bir şeyler yapmak için çalışacağız. Bu, İranlılarla yapacağımız görüşmelerin bir parçası olacak,” dedi. Buna karşın, İran’ın bu yakıtı silaha dönüştürme kapasitesinin ciddi şekilde gerilediğini, çünkü artık bunu yapacak ekipmana sahip olmadığını savundu.
Ancak İranlı yetkililer, ABD ile görüşme niyetinde olmadıklarını açıkça dile getirdi. Tahran, önceki müzakereler sırasında Washington’un İranlı yetkilileri aldattığını ve aynı anda hava saldırısını planladığını öne sürüyor. Bu nedenle, ellerinde kalan bu uranyum stokunun şu anda İran’ın sahip olduğu nadir pazarlık kozlarından biri olduğu ifade ediliyor.
'Başarı' vurgusundan uzak bir değerlendirme
Pazar günü gazetecilere bilgi veren ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth ve Genelkurmay Başkanlığı görevini yeni devralan Dan Caine, Trump’ın mutlak zafer vurgusunu yinelemekten kaçındı.
Hava Kuvvetleri’ne ait B-2 bombardıman uçakları ve Donanma’ya ait Tomahawk füzeleriyle vurulan üç tesisin ilk hasar değerlendirmesine göre “ciddi hasar ve yıkım” meydana geldiğini aktardılar.
İran’ın dağ altına inşa ettiği Fordo uranyum zenginleştirme tesisinin uydu görüntülerinde, ABD’nin en büyük konvansiyonel bombalarından biri olan 30.000 librelik “Massive Ordnance Penetrator” (devasa nüfuz edici bomba) ile açılmış birden fazla delik gözlemlendi.
Bu hedef, Amerikan ve İsrailli askeri planlamacılar tarafından 26 yılı aşkın süredir hedef olarak gösteriliyordu. İsrail ordusunun ilk analizine göre Fordo tesisi saldırıdan ciddi zarar gördü ancak tamamen yok edilmedi.
İran uranyumu taşımayı başardı mı?
İsrailli iki yetkiliye dayandırılan istihbarata göre, İran son günlerde tesisten bazı ekipmanları ve uranyumu taşımış olabilir. İran’ın, Trump’ın defalarca dile getirdiği askeri müdahale tehditlerine karşı hazırlıklı olduğu ve bu kapsamda %60 saflıkta zenginleştirilmiş 400 kilogram (yaklaşık 880 pound) uranyumu tesisten çıkardığı öne sürülüyor. Nükleer silahlarda kullanılan saflık düzeyi genellikle %90 civarındadır.
Bu yüksek derecede zenginleştirilmiş yakıt, antik başkent İsfahan yakınlarında yer alan başka bir nükleer tesiste, derinlerde muhafaza ediliyordu. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Genel Direktörü Rafael Mariano Grossi, mesaj yoluyla yaptığı açıklamada, bu yakıtın son olarak İsrail saldırılarından yaklaşık bir hafta önce, Birleşmiş Milletler müfettişleri tarafından görüldüğünü belirtti.
Grossi, CNN’e verdiği röportajda, “İran bu materyali koruduğunu açıkça beyan etti,” dedi. Aynı gün ilerleyen saatlerde metin yoluyla “Bu, yakıtın taşındığı anlamına mı geliyor?” sorusuna, “Evet,” cevabını verdi. Bu cevap, Başkan Yardımcısı Vance’in bahsettiği uranyumun akıbetine dair bilinmezliği doğrular nitelikteydi.
İstafhan tek bir yer değil
Eğer uranyum taşındıysa, sadece İsfahan değil, İran’daki diğer tesislerin de dikkatli bir şekilde ekipman ve materyalleri gözden uzaklaştırma sürecine girdiği anlaşılıyor. Yetkililer aynı zamanda Fordo tesisini de mümkün olduğunca korumaya ve yeniden tahkim etmeye çalışıyor.
Amerikan saldırısından önce Maxar Technologies tarafından yayımlanan uydu görüntülerinde, Fordo dağındaki tünel girişlerinin yakınında 16 kargo kamyonunun bulunduğu görülüyor. Londra merkezli Open Source Centre’ın yaptığı analize göre, İran bu bölgeyi olası bir saldırıya hazırlıyor olabilirdi.
Ancak tesisten tam olarak neyin çıkarıldığı hala net değil.
Gerçekte İranlı yetkililerin kurtarabileceği ekipman miktarı sınırlıydı. Süpersonik hızlarda dönen ve uranyumu saflaştıran devasa santrifüjler birbirine borularla bağlı ve beton zemine sabitlenmiş durumda. Bir ABD’li yetkili, İsrail’le başlayan çatışmanın ardından Fordo’daki tüm ekipmanın taşınmasının gerçekçi olmadığını ifade etti.
Aynı yetkili, nükleer programa ait tarihi belgelerin tesisin en alt katmanlarına gömüldüğünü, bu durumun tesisin yeniden inşasını karmaşık hale getireceğini söyledi. Önümüzdeki günlerde İranlı yetkililer ve istihbarat ajansları, Fordo’dan daha büyük ve daha az korunaklı olan Natanz zenginleştirme tesisinden daha fazla bilgi elde etmeyi umuyor.
Natanz da hedefteydi
İsrail, Natanz tesisine yönelik de çok sayıda saldırı gerçekleştirdi. Bu saldırılarda yer üstündeki zenginleştirme merkezi tamamen yok edildi ve elektrik sistemi sabote edildi. Rafael Grossi, bu kesintilerin santrifüjlerin kontrolden çıkarak kendini imha etmesine yol açmış olabileceğini ifade etti.
Santrifüjlerin ne kadar sürede onarılacağı veya değiştirileceği bilinmiyor; bu sürecin yıllarca sürebileceği tahmin ediliyor. Öte yandan İran, Natanz’ın güneyinde yeni ve daha derin bir yedek tesis inşa ediyor. Tahran, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’na bu tesisin henüz faaliyete geçmediğini ve denetlenebilir hiçbir şey bulunmadığını bildirdi.
20 yıllık nükleer serüven
Eğer İran gerçekten nükleer silah geliştirmeye çalışıyorsa ki bunu kesin olarak bu süreç, nükleer silaha sahip diğer ülkelerin tamamından daha uzun sürdü. ABD, Manhattan Projesi’ni yaklaşık dört yılda tamamladı ve Hiroşima ile Nagazaki’ye atılan bombalarla Pasifik’teki savaşı sona erdirdi. Sovyetler Birliği, ilk nükleer testini 1949’da yaptı. Hindistan, Pakistan ve İsrail süreci çok daha hızlı yürüttü.
İran ise bu çalışmaları 20 yıldan uzun süredir sürdürüyor. İsrail tarafından yıllar önce Tahran’daki bir depodan çalınan bir arşiv, İranlı mühendislerin nükleer tetikleyiciler ve yalnızca silah patlatmak için kullanılabilecek ekipmanlar üzerinde çalıştığını ortaya koymuştu. Amerikan istihbaratına göre, bu çalışmalar 2003 yılında durdurulmuştu.
Trump ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun son günlerdeki açıklamaları, bu çalışmaların yeniden başlamış olabileceği izlenimini veriyor.
Ancak bu iddiaları destekleyecek somut bir kanıt henüz kamuoyuna sunulmadı. Eğer bu iddialar doğruysa, Fordo, Natanz ve İsfahan’a düzenlenen saldırılar İranlı liderler nezdinde nükleer silahın rejimin bekası için zorunlu olduğuna dair inancı daha da güçlendirebilir.
© 2025 The New York Times Company