27 Şubat 1877 gece yarısına doğru İstanbullular aniden dehşete kapılırlar. O saatlere kadar Boğaziçi’ni ve kıyılarına yerleşmiş olan kenti tatlı tatlı aydınlatan ay yavaş yavaş kararmaya başlamış, birkaç dakika sonra ortalık zifiri karanlık olmuştur. Evde demlenmelerinin verdiği cesaretten mi bilinmez ama, bazı İstanbullular damlara çıkıp “ayı karartan” meçhul düşmana ateş açarlar.
O yıllarda İstanbul’da yaşayan gazeteci-yazar Pierre Loti, bu tuhaf sahnenin taslağını çizer. Loti’nin gerçek ismi olan Jules Vlaud imzalı taslak, ressam Daniel Vierge’in deseniyle bir gravüre dönüşür ve Paris’te 17 Mart 1877 tarihli Le Monde Illustre’de yayınlanır. Batı’da ay-güneş tutulmalarının gerçekleşme tarihi bile hesaplanırken, Osmanlı halkının bu astronomik rutine karşı yaşadığı panik dergi için cazip bir mizah konusudur.
Malta kökenli Lewis Mizzi o yıllarda İstanbul’da avukatlık yapmaktadır. Seçkin bir diplomat ve hukukçu bir ailenin çocuğudur. Pisa ve Malta’da hukuk okumuş, Yunanistan’da bir süre çalıştıktan sonra İstanbul’a gelmiştir. Rum bir ailenin haciz davasında savunma avukatlığını üstlenmiş, sürecin sonunda aileye ait Büyükada Nizam’daki bir köşkün sahibi olmuştur. Kışları Beyoğlu Su Terazisi Sokak’taki evinde, yazları ise Büyükada’daki köşkte yaşamaktadır.
Lewis Mizzi bugünün deyimiyle hiperaktif biridir. Bir yandan Mizzi & Co. Avocats adlı ofisini idare ederken, bir yandan da İstanbul’da İngilizce olarak yayınlanan haftalık The Levant Herald ve Eastern Express gazetelerinin hem sahibi hem de editörüdür. Bir diğer merakı ise astronomidir.
Rum aileden kendisine geçen köşkü, dönemin en ünlü mimarlarından İtalyan Raimondo D’Aronco’ya adeta yeniden inşa ettirirken, evin çatısına bir rasathane ve teleskop kulesi ekletir. Tasarım çok beğenilir, ev artık Mizzi Köşkü diye anılmaya başlar.
10 Temmuz 1894 öğle saatlerinde İstanbul, on yedi yıl kadar önceki ay tutulmasından çok daha büyük bir panik yaşayacaktır. O gün saat tam 12.24’te Marmara Denizi’nde Çınarcık ile İzmit Körfezi arasında bir bölgede fay kırılır. 7.0 büyüklüğünde olduğu tahmin edilen deprem başta İstanbul olmak üzere bölgeyi sarsar, tahminen 1349 kişi hayatını kaybeder. Depremin merkez üssüne çok yakın olan Büyükada’da tahribat yaşanırken, Mizzi Köşkü de hasar görür, rasathane ve kule neredeyse yıkılır. Lewis Mizzi yine mimar D’Aronco’yla çalışır ve daha yıl çıkmadan köşkün onarımını tamamlar.

Abdülhak Şinasi Hisar, Mizzi’nin evinden bahsederken şöyle yazar: “Bir ucunda güya gazeteci gözüyle afakı seyredebilmesi için yapılmış bir kulesi bulunan köşk.” Gerçekten de köşkün alametifarikası kulesidir. İçinde teleskobun bulunduğu silindir biçimli camekan bölme, kagir kulenin üzerine oturtulmuştur. Teleskop, döner disklerden oluşan bir mekanizma sayesinde uçaksavar prensibiyle hareket etmektedir.
Köşkteki çalışmaları gazetelerinde de konu eden Mizzi, tüm işleri bitirdikten sonra 4 Ocak 1895’te Sadaret’e bir dilekçe yazarak, rasathane ve teleskoptan bahseder ve gözlem faaliyeti izni ister.
Bu izin muhtemelen verilir ki, İstanbul’un en önemli gökbilimcilerinden Tatavla (bugünkü Kurtuluş) doğumlu Eugenios Mihail Antoniadis, Mizzi Köşkü’nde gözlem yapma imkanı bulur. Yaptığı “güneş lekesi” rasatlarını Fransız L’Astronomie dergisinde yayınlanmak üzere Societe Astronomique de France’a yollar. Çalışmaları çok ilgi çeken Antoniadis, Flammarion’un Paris yakınlarındaki gözlemevinde çalışma teklifi alır ve 1893’te Fransa’ya göçer. 1895’te kurumun müdür yardımcılığına getirilir. 1896’da British Astronomical Association’un Mars bölümüne başkan seçilir. 1930’da Mars Gezegeni isimli çalışması yayınladığında dönemin en büyük Mars otoritesi olarak gösterilecektir. Alman işgali altındaki Paris’te 1944’te öldükten sonra, Ay üzerinde bir kratere Antoniadis Krateri adı verilir. 67 yıl önce Ay’a ateş açılan Osmanlı topraklarında yetişen bir bir bilim insanının adı astronomi tarihine geçmiştir.
Antoniadis’in Paris’e göçtüğü yıllarda Mizzi Köşkü’nün ünü de Osmanlı sınırları dışına taşmıştır. Köşk, Academy Architecture and Annual Architectural Review dergisinin 1896 sayısında “Country House at Prinkipo, near Constantinople” başlığıyla yer alır. Derginin editörleri, astronomik gözlem kulesinin bir kaleyi andıran askeri savunma yapısı tasarımını çok çekici bulur. Köşkün ve kulenin Achille Giuseppe Guaita tarafından tasarlanan demir doğramalarının fotoğrafları, Torino Sanat Trienali’nde sergilenmiştir. Guaita’nın Köşkteki en önemli çalışması Saint George (Aya Yorgi) haçına gönderme yapan kanatlı ejderha biçimli aydınlatma elemanıdır. Mizzi Köşkü uluslararası art nouveau tarzının; Orta Çağ canlandırmacılığı, geleneksel zanaatlar ve üretim tekniklerinin dahil edilerek biçim bulduğu Osmanlı örneği olarak tasvir edilir. Elbette diğer Osmanlı zenginlerine de ilham verir. Hemen yakınlarındaki Armatör Arvanitis Köşkü, Mizzi’ye öykünerek yapılan kırmızı tuğlalı kulesiyle Orta Çağ tarihselciliğinin bir başka örneğidir.
Lewis Mizzi 1917’ye kadar Büyükada’da yaşar. Ömrünün son 18 yılını geçirdiği Malta La Valletta’da 1935’te renkli hayatına veda eder. Köşkün mülkiyeti önce Giovanni Mizzi ve eşi Giovannina’ya, onların ölümüyle oğulları Salvatore ve onun akrabalarına geçer. Ailenin mirasçılarında astronomi merakı yoktur. Kullanılmayan camekan 1950’li yıllarda çürür ve belediyenin emriyle kaldırılır. Teleskobun akıbeti ise hala meçhuldür.
Türkiye’de ilk kez e-teklif yöntemiyle satış
Yapı Kredi Yayınları’nın Büke Uras imzalı “Büyükada-Moris Danon Koleksiyonu” başlıklı eserinden derlediğimiz bu hikayenin ana konusu olan Mizzi Köşkü, görkemli geçmişiyle yeni sahibini bekliyor.
Türkiye’nin lüks gayrimenkul markalarından Space’in üstlendiği satışta Mizzi Köşkü’nün adına yakışır bir yenilik de var. Bu kıymetli mülkün satışında Türkiye’de ilk kez “e-teklif” sistemi uygulanacak. Özel üyelik platformu Space Plus’taki bu sistemle satıcı, danışmanın sunduğu alıcıyı değil ilgili tüm alıcı adaylarını değerlendirerek, kendisi için en uygun şartları teklif eden alıcıyı seçebiliyor. Alıcı adayları da süreci açıkça takip edebildikleri dijital bir arayüz ile alım taleplerini iletebiliyorlar.
Space Gayrimenkul kurucu ortakları Filiz Çakmur ve Şeli Elvaşvili “Bu özel yöntemi, eşsiz değeriyle öne çıkan Mizzi Köşkü ile başlatmaktan büyük heyecan duyuyoruz” diyerek, e-teklif sisteminin klasik satış modellerine güçlü bir alternatif sunacağına olan inançlarını dile getirdiler.
Mizzi Köşkü’nün e-teklif usulüyle satışı, 2 Haziran Pazartesi günü gerçekleşecek.